"Site tamamlanıp 1942’de yönetim buraya taşındıktan, memurlar ve işçiler aileleriyle lojmanlara yerleştikten sora Cürek’te kısa zamanda ileri bir sosyal ve doğal çevre oluşmuş; kıraç tepeler yeşeredursun, her birinin tasarımlarında mimari ve estetik kaygılar ön planda olan , bahçeli ev tarzında lojmanları, spor kulübü, tenis kortu, basketbol, voleybol ve futbol sahaları, yüzma havuzu, oyun ve çocuk bahçeleri, meyve bahçeleri, piknik mahalleri, kapalı ve açık sinemaları, elektrik santralı, merkezi ısıtmalı kalorifer tesisatı, ilkokulu, hastanesi, PTT’si, istasyonu, misafirhanesi, işçi pavyon ve pansiyonları, ekonom adı verilen marketi, ayrıca işletmeye ait atölye, garaj, ambar, ahır v.b. tesisleriyle site, modern bir kasaba görünümü almıştır.
Buna koşut olarak Divriği’yle Cürek arasındaki alışveriş ve ailevi ilişkiler de giderek gelişme göstermiş, böylece geçmiş yüzyılların anılarını ve izlerini yaşatan tarihi kentle Cumhuriyet’in armağanı modern site, bir ulusun iki ayrı zamanda başardığı iki farklı uygarlık olarak yan yana gelmiştir. İlerleyen yıllarda yeni tesislerin eklenmesiyle giderek gelişen Cürek’in sönüşü 1980’li yıllardadır. 1984/86 yıllarında konsantrasyon ve peletleme tesisleri tamamlanınca işletme de Divriği’nin batısındaki Selavattepesi’nde inşa edilen yeni merkeze taşınmış; boşalan Cürek’e ise –geleceği konusunda hiçbir tasarı olmaksızın- işçi aileleri yerleştirilmiştir. Bu bir anlamda Cürek’in tarih mezarlığına terk edilişi ve unutuluşudur.
Kuruluş amacı, organizasyonu, Cumhuriyet’in hedeflediği bayındırlık ve çağdaş yaşantının örnek ortamlarından oluşu, planlanışı, yarım yüzyıla yakın işlevselliği dikkate alındığında Cürek; Cumhuriyet tarihimizin anlamlı yapı taşlarından ve öncülüğünü Atatürk’ün yaptığı Anadolu’yu kalkındırma siyasetinin somut örneklerinden biri olarak asla kaybedilmemesi gereken bir değeri ifade etmektedir.”
1960
Bugün
En önemli gözlemlerimden birisi de lojmanlarda görevlerle ilgili bir hiyerarşi olmaması idi. Fabrika müdürü, mühendisler, vasıfsız işçiler, hepsi karma şekilde, aynı boyut, konum ve özelliklere sahip evlerde oturmuşlardı. Evlerin büyüklüğü, aile bireylerinin sayısına göre belirlenmişti. Sosyal yaşamda ast-üst ayrımı yoktu. Bu durum, sağ görüşlü siyasetçilerin bu örnek yerleşkeyi "gomonist yuvası" olarak değerlendirerek boşaltıp unutturmaya çalışmasına yetmiş görünüyor...
En inanılmazı da altyapıydı. Bir “ısı merkezi”nde yakılan kömür ana kazanlardaki suyu ısıtıyor, yeraltı boru sistemiyle tüm evlerde kalorifer ve musluklarda sıcak su bulunuyordu!!! 1939-41 yapımı merkezi sistem.
Marketin arka cephesi. Adı da oldukça ilginç "Ekonom"
Neredeyse 80 yıl önce yapılmış bir madenci yerleşkesi. Tamamen kendi kendine yetebilen bir uydu-kent. İlk-orta-lise, hastane, fırın, market, kültür merkezi (sergi salonu, tiyatro, sinema), araç bakım atölyeleri, spor tesisleri (futbol sahası, basketbol sahası, tenis kortu, yüzme havuzu, tramplen), kafeterya, cami, PTT, 24 saat sıcak su, merkezi sistem kalorifer... vs,vs.... 80 yıl önce... Zenginler için değil, emekçiler için.
Lojman evlerden bir örnek
Lisenin girişi
Hastane binasının bugünkü durumu
29 Ekim kutlamalarına giderken... Yıl 1965.
By: Sinan Polvan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder